Yazarlar

DÜNYA TARİHİNİN DÖNÜM NOKTASI…

(Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin doğuşundan bir an)

 

Bazen insanoğlu bir anda milyonlarca insanın kaderine ışık saçarak öyle yüksek şeref zirvelerine erişebiliyor ki, aniden ebediyet ve ölümsüzlük kazanıyor. 

Azerbaycan’ın dahi oğlu Neriman Nerimanov’un sosyal ve siyasi hayatında böyle bir an 1921 yılının 19 Şubatında Sovyet Rusyasının Devlet Başkanı, Vladimir Lenin’e yazdığı mektuptur. 

Bu mektup Türkiye tarihinin asırlardan beri görülmemiş en korkunç ölüm kalım savaşı, Kurtuluş Savaşı’nda tarihi senet olarak büyük önem arz etmektedir. 

Bu tarihi mektupta ilk Sovyet Azerbaycan’ının başkanı (1920-1922 yılları) Neriman Nerimanov’un büyük Türkiye sevgisi ve kudretli diplomatik zekası ile hemaheng bu fatihler yurdunun en tehlikeli dönemindeki bu savaşta, onun halaskar rolü bütün azamet ve ihtişamı ile sergilenmiştir. Bu büyük Türkoğlu Türk o zaman Rusya Halk Komiserleri Konseyi başkanı Vladimir Lenin’i, Türkiye’nin Sovyetlerle beraber dünyanın emperyalist güçlerine karşı mücadelesine inandırmıştı. 

Bu tarihi mektuptan maksat Neriman Nerimanov’un mukaddes meramı, Türkiye’yi ve Rusya’yı emperyal güçlerin pençesinden kurtarmak, dünyada hüküm süren kapital dünyasının esaretinden mazlum beşeriyeti (Şark dünyasını) halas etmekti. O emsali görülmemiş, siyasi ve büyük bir devlet adamı olarak anlıyordu ki, emperyal güçlere karşı mücadelede Türkiye ve Rusya birleşmezse bu güçler karşısında durmaları söz konusu bile olamazdı. 

Neriman Nerimanov’un dahiyane mektubu Lenin’i ve Kremli ayağa kaldırdı. Çünkü bu mektubun özünde zulmü hakka, Şeri Hayra dönüştürmek felsefesi sergilenmekteydi. Yani eğer Sovyet Rusyası yeni dünya düzeni kurmak iddiasında ise Pyotr torunlarının, yani Kremlin’deki komünist kelçelerinin taşlaşmış kafalarından hak güçlülere mahsustur felsefesini çıkarmak mecburiyetindedir. Ve yeni kurulan dünya düzeni güçlü olan haklıdır felsefesi ile değil, Mustafa Kemal Paşanın, haklı olan güçlüdür siyaseti ile idare olunacaktır. 

  1. Nerimanov bu mektupta Lenin’i asırlardan beridir Rusya ve Türkiye’yi birbirine düşman düşüren Avrupa’nın tahriki ve siyasi riyakarlığı olduğuna inandırıyordu. Ve Rusya’nın bu siyasetten vazgeçmesinin vacipliyini ireli sürüyordu. Diğer taraftan Neriman Nerimanov’un Lenin’e yazdığı, Rusya’yı Antanta’nın ölüm çeberinden çıkaracak bir kuvvet varsa o da ‘Türk askerinin iradesidir!’ Yani Türkiyedir! diyordu. Ve Neriman Nerimanov Lenin’e hatırlatıyordu ki, 1915 senesi Çanakkale Savaşı’nda Türk askeri sadece bir tüfekle, ama sarsılmaz bir irade gücüyle uzun menzilli toplarla donatılmış Büyük Britanya Krallığının harbi deniz donanmasının karşısını almış, İngiltere’yi mağlubiyete uğratmıştı. Yani Çanakkale Zaferi o güne dek yeryüzünde emsali görülmemiş Türk kahramanlığının ve Türk askerinin iradesinin zaferiydi. Hatta o günlerde Büyük Britanya Krallığının harp bakanı Winston Churchill, aslında İngiltere’yi dünyanın gözünde rezil, güçsüz düşürmemek ve İngilizlerin mağlubiyetine hakk kazandırmak için Türklerin yenilmezliği hakkında öz hayranlığını şöyle ifade etmiştir:

-Çanakkale de bizim mağlubiyetimiz mutlaktı. Çünkü biz Tanrı ile savaşıyorduk.   

Neriman Nerimanov bütün bu mevcut harbi-siyasi vaziyeti Lenin’le müzakere etti. Ve zaten o zamanlar sadece Avrupa değil, tüm dünya medyası bu haberlerle çalkalanmaktaydı. Yani artık dünyada İngiltere’nin mağlup edilemez deniz kuvvetlerine diz çöktürecek bir güç mevcuttu: Türk askerinin kahramanlığı!…

Neriman Nerimanovun Türkiye ile Rusya arasında dostluk ve birlik köprülerini kurmak ve bu köprüleri betonlaştırmak iddası çok nadir devlet adamlarına mahsus bir siyasetti. O, güçlü diplomatik zekasının ve dönmez siyasi iradesinin kudretiyle bir taraftan Türk oğlu Türk olarak duyduğu Türkiye sevgisi, diğer taraftan mefkure (ülkü) itibariyle mensup olduğu Bolşevik partisine sadakati onun 19 Şubat 1921 yılında yazdığı meşhur mektubunda şöyle ifade edilmiştir: 

  • “Muhterem Vladimir Ilyic Lenin! Türkiyeye temsil heyeti bizim dışişleri bakanımız Behbut  Şahtahtinski ile birlikte Moskovaya teşrif buyurmaktadırlar. Türkiye temsil heyetiyle vaziyeti etraflı müzakere ettik. Türkler hiç şüphe yok ki, Antantanın aleyhindeler. Bizimle Antantaya karşı savaşa hazır” bulunmaktadırlar. Ancak Moskova, Ermeni meselesinde (Nahçivan meselesi) Türklerin şartlarından imtina etse, Türkler İngiltere ile uzlaşmak mecburiyetinde kalacak… O zaman ne felaketler kopacak onu yalnız Allah bilir. 

Diğer taraftan biz Türklerden yüz çevirirsek bütün Müslüman aleminde nüfusumuzu kaybedebiliriz. (Yani bütün Şark da rezil oluruz.) 

Neriman Nerimanov benzersiz zekasının kudretiyle Lenin’e öyle inandırıcı ve reel bir çözüm sundu ki, (hem Rusya’nın halası hem de Türkiye’nin kurtuluşu için) bu mektubu dünya tarihinin dönüm noktası olarak nitelendirmek mümkündür, diyebiliriz. Neriman Nerimanov’un akıl almaz siyasi cesareti ve siyasi müdrikliği, yani mektupta belirtilen meselelerin vacipliği ve argümanların vazgeçilmezliği Lenini son derece hayrete düşürdü. Ve Lenin aniden anladı ki, Neriman Nerimanovun argümanları Rusyayı felaket girdabından çıkarmanın yegane yoludur. Çünkü tarihin bu korkunç döneminde Bolşevikler Rusyası, uçsuz-bucaksız alev girdabında yok olmaya mahkum olmuş bir adaydı. Umudunu her taraftan kesmiş Rusya, Romanovlar İmparatorluğunun harabeleri üzerinde can vermekteydi. Ve hürriyet uğruna dünya emperyalizmine karşı bayrak açan Türkiye’ye muhtaçtı. 

Türkiye’nin de işgalci güçlerin çemberinde son gücü tükenmek üzereydi ve Rusya’ya ihtiyacı vardı. 

Neriman Nerimanov’un Lenin’e tarihi mektubunda sık-sık vurguladığı nokta, Türklerin tarih boyu dönmezliği ve mağlup edilemez ruhu, ve günü bu gün de Mustafa Kemal Paşa’nın ‘‘Ya istiklal, ya ölüm!’’ kararı, Bolşeviklerin de ölüm kalım savaşı ile  beraber dünya emperyalizmine karşı cephe aldığında Rusya, Antanta belasından kurtulacak, Türkler de Fransa, Yunanistan ve Büyük Britanya Krallığına göz dağı çektirerek ebedi hürriyetlerine kavuşacaklar. 

Nerimanov, Lenin’i inandırıyordu ki, (tarih bunu tasdik etti) Türklerin Antanta ordularına indirecekleri ölümcül darbeler Şark halklarının kapital canavarının pençesinden koparılması demektir ki, bu da Lenin’e ve Bolşeviklere hava gibi su gibi gerekliydi. Çünkü Avrupa emperyalizminin Şark üzerinde strateji planları, Orta Doğunun sayısız hesapsız zenginliklerini ele geçirmek ve istikbalde dünya hükümranlığına sahip olmaktı. Bolşevikler Rusya’sının da amacı neyin pahasına olursa olsun Avrupa’yı bu işgalden mahrum etmekti. Neriman Nerimanov’un mektubu, Lenin tarafından derhal Kremlde Rusya Bolşevikler Partisinin Merkezi Komitesinde, Siyasi Büroda müzakereye çıkarıldı. Rusya ile Türkiye arasında Neriman Nerimanov’un birlik ve beraberlik ideyasının vacipliği kabul edildi. Nihayet 19 Şubat 1921 yılında Vladimir Lenin esasen Neriman Nerimanovun ısrarı üzerine Moskova-Ankara arasında antlaşma imzalandı. Antlaşmanın ana hattı Rusya ile Türkiye’nin Antantaya karşı, özellikle beşeriyeti asırlarca sömüren ve mazlum halklara göz dağı çektiren, Büyük Britanya Krallığına ve Fransaya karşıydı. Neriman Nerimanov’un Vladimir Lenin’e unvanladığı bu tarihi mektup Avrupada siyasi ve harbi kuvvetler muvazenesini değiştirdi. 

Nerimanov’un Lenin’e mektubu Türkiye ile Rusya arasında altından bir dostluk ve birlik köprüsüydü. Bu köprünün adı Türkiyeye sevgi, Rusyaya sadakatti! Bunun anlamı N. Nerimanov’un bir taraftan asil bir Türk oğlu Türk olarak yüce müdrük atalarının asalet kanı çağlayan damarlarında Türkiyeye sonsuz sevgisini, diğer taraftan mefkure itibariyle (ülkü) mensup olduğu Bolşevikler Partisine, yani Lenin’e sadakatinin göstergesiydi. Başka bir sözle tarihin bu en tehlikeli dönemlerinde, yüz yıllarca Avrupa’nın tahrikiyle birbirine düşman olan iki devletin barışı, birbirleriyle dostluğu ve kapital dünyasına karşı cephe almaları mutlaktı. O karanlık yıllarda emperyalist güçler tarafından teklenmiş Türkiye’nin, Rusya ile ittifakı uluslararası arenada Türkiye’ye siyasi nüfuz kazandırmış oldu…

İstiklal Savaşı’nın o korkunç ve tehlikeli anlarında Türkiye’nin 5 milyon altın paraya ihtiyacı vardı. Ama Ruslarla anlaşmaya göre verilecek ilk yardım 5 milyon değil, 1 milyon altın oldu. Fakat buna karşılık antlaşmada Nahçıvan’ın Azerbaycan’ın terkibinde kalması Azerbaycan için de Türkiye için de çok büyük siyasi önem taşımaktaydı. Çünkü Kremlde Siyasi Büroda ermeniler ve ermeni yanlısı Yahudiler, başta Dışişleri Bakanı Giorgi Çiçerin olmakla Nahçıvanı Azerbaycandan koparıp Ermenilere vermek iddiasındaydılar. Ancak Nahçıvan’ın, Azerbaycan’ın terkibinde kalması Mustafa Kemal Paşa’nın vazgeçilmez şartıydı. Ve Lenin de Mustafa Kemal Paşa’nın bu dönmez iradesi karşısında boyun eğmek mecburiyetinde kaldı. Neden? 

Çünkü Kapital dünyasını temsil eden Antanta’nın gücü karşısında Rusya’nın tek başına dayanacak kuvveti kalmamıştı. Bolşevikler Rusyası emperyal güçlere karşı hakimiyet uğruna çarpışmaktaydısa  Atatürk’ün yiğitleri ölüm çemberinde vatan ve hürriyet uğruna ‘‘Ya istiklal ya ölüm!’’ şuarı ile kahramanlık bayrağını Türkiye semalarında dalgalandırmışlardı. Bunlar ise bambaşka maksatlardı…

 Rusya’nın Türkiye’nin yanında yer alması Bolşevikler için mağlubiyetten kurtulmanın teminatıydı. Ve bu teminatı Lenin Sovyet Devletinin varlığını hain ve satkın Ermeniler uğruna kurban veremezdi. Böylelikle Nahçıvan Azerbaycan’ın terkibinde kalmış oldu. Neriman Nerimano’vun Türkiye ile Rusya arasında 19 Şubat 1921 deki antlaşması zamanın hükmüne uygun geçici taktiği, manevra değildi. Uzun süreli stratejik siyasi plandı. Rusya ile Türkiye’nin devamlı dostluğu! Moskova da ve Avrupa da Ermenileri ve Ermeni yanlılarını korkutan da Neriman Nerimanov’un bu müdrük siyasetiydi. Çünkü Avrupaya göre Orta Doğuda Türkiye gibi tarihte 16 imparatorluk yaratan potansiyel bir millet, Kuzeyde ise Rusya Bolşevik devleti ile uzun müddetli bir ittifak, istikbalde Avrupa için tehlike oluşturabilirdi. Yani Avrupa, Orta Doğunun zenginliklerinden mahrum ola bilirdi. Bu yüzden muhakkak Rusya ile Türkiye birliğinin temeline dinamit koymak lazımdı… Ve batı devletleri sonralar bu hain niyetlerini gerçekleştireceklerdi. Yani Rusya ile Türkiye’yi düşman durumuna düşüreceklerdi… 

19 Şubat 1921 de Moskova ile Ankara arasında imzalanan antlaşma birlik içinde Avrupa emperyalizmine (Antanta devletleri) karşı mücadele programıydı. Ve bu savaş netice itibariyle Türklerin zaferi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaranması ile sonuçlandı. Rusya da Antanta belasından halas olup, hali hazırda tarihte mevcut olmayan 70 yıllık SSCB (Sovet Sosialist Cumhuriyyetler Birliyi) adlanan zulüm ve esaret saltanatını kurdular. Tüm bu tarihi olayların cereyan etmesinde Neriman Nerimanovun misilsiz rolü olmuştur. 1921 yılı Mayıs ayının ortalarında Azerbaycan hükumeti Türkiye’ye Kurtuluş Savaşının sonuna kadar 62 kamyon petrol, 300 vagon akaryakıt göndermişlerdi. Bu yardımlar 1922 yılı Haziran ayına kadar devam etmiş toplamda Azerbaycan’dan Türkiye’ye 9 bin tondan fazla mazot, 350 ton benzin ihraç edilmiştir… (yardım formatında) 

1921 yılı 17 Mart’ında Türkiye’nin Azerbaycan’daki sefiri Memduh Şevket beyin aracılığıyla Mustafa Kemal Paşadan Neriman Nerimanov’a mektup ünvanlanmıştı. Mektupta Mustafa Kemal Paşa acil olarak borç istemişti. 

Neriman Nerimanov derhal Azerbaycan’ın hazinesinde biriken 500 kilogram altının son kuruşuna kadar Ankaraya gönderilmesi için talimat vermişti. Diğer taraftan Neriman Nerimanov’un katiyyetli ısrarı üzerine Moskova’dan Bakü’ye gönderilecek 10 milyonluk altın para yıldırım hızıyla Ankara’ya ulaştırılmıştı. 

1921 yılının 23 Martın da Neriman Nerimanov Mustafa Kemal Paşaya cevap mektubunda, kahraman Türk askerinin Antanta orduları üzerinde kazandığı muhteşem zaferini kutlarken, samimiyetle dostane bir şekilde şu satırları eklemişti: 

‘‘Paşam Türk milletinde bir gelenek vardır. ‘Kardeş kardeşe borç vermez.’ Kardeş kardeşin zor gününde elinden tutar. Biz Azerbaycan Türkleri Türkiye Türkleriyle kardeşiz. Her zaman neyin pahasına ve neye mal olursa olsun birbirimizin elinden tutarız. Bu gün ettiklerimiz bir kardeşin büyük kardeşe ettiklerinden başka bir şey değildir…’’ 

Neriman Nerimanov yüreğinin kanıyla şu satırları yazarken hiç şüphesiz, 1918 yılının 15 Eylül’ünde Türk İslam ordusunun Azerbaycan’ı bolşeviklerden ve ermeni taşnaklarından halas ettiğini hayalinde canlandırmaması mümkün değildi. Neriman Nerimanov onu da yürek acısıyla hatırlıyordu ki, o zaman Azerbaycan’ın kurtuluşu için Türk İslam ordusunun 30 kahraman subayı 1190 Türk yiğidi Azerbaycan uğruna canlarını feda etmişlerdi… 

Üç yıllık savaş (1920-1922 yılları) dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş kahramanlıklarla kazanılan bir zaferdi Kurtuluş Savaşı…

  20 Kasım 1922 yılında İsviçre’nin Lozan kentinde yapılan barış konferansı ile sona erdi. 8 ay süren müzakereler sonucunda 5 bölüm 143 maddeden oluşan ‘Lozan Barışı’ antlaşmasında en önemli mesele Türkiye istiklali ve Türkiye hakimiyetinin Avrupa (galip devletler) tarafından tanınması ve işgalci güçlerin Türkiye sınırlarını terk etmesi ile sonuçlandı…  

O zamanların meşhur İngiliz diplomatları ‘Lozan Barışı’ antlaşması için ‘‘İngiltere diplomasisi tarihinde bağlanan antlaşmaların en alçaltılmışıdır’’ diyerek gazetelerde feryat koparıyorlardı. 

O yılların Yunan dışişleri bakanı Steytin ‘Lozan Barışı’ antlaşmasını şöyle değerlendirmişti:

  • “Lozan Barışı” emperyal güçlerin Türkiye karşısında boyun büktüklerini tasdikleyen senettir…’’

Ama bizim için, yani Türkiye ve Azerbaycan için bu değerlendirmelerin fonunda o zamanlarda Sovyet Azerbaycan’ı devletinin lideri Neriman Nerimanov’un Moskova’ya Vladimir Lenin’e yazdığı 19 Şubat  1921 tarihli mektubu daha büyük mana taşımaktadır. Yani bu mektup Rusya ve Türkiye için dünya emperyalizmine galip gelmenin sırrını keşfetti. Daha doğrusu Sovyet Azerbaycan’ın lideri Neriman Nerimanov, dünyanın emperyal güçlerine galip gelmek için Rusya’nın ve Türkiyenin yegane çıkış yolu, Antanta’ya karşı cephe almaktır. 

Nihayet Neriman Nerimanov’un siyasi dehası, Azerbaycan’ın Türkiye’ye yardımları, Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehası ile yoğrulan Türk askerinin mağlup edilemez kahramanlığı, Türkiye’yi zafer taçları ile şereflendirdi. Yani bu galibiyetin felsefesi tam manasıyla hakkın zulüm üzerinde, hayrın şer üzerinde kazandığı zaferdi. 

Ama kaderin ne garip cilvesidir ki, harbin ölüm saçan tufanları sustuktan sonra Sovyet Rusya’ya, işgalci Antanta’nın pençesinden kurtuluş yolunu açan Neriman Nerimanov, taşnak Ermenilerin tahrikiyle, Stalin’in zulmet saçan hükümranlığı döneminde milletçi damgası ile suçlanarak vatanında adının anılması dahi yasaklandı. (Stalinin hakimiyeti döneminde milliyetçiler Sovyet devletine ihanet olarak nitelendiriliyordu.) 

  1. asır Azerbaycan tarihinin şeref tacı Neriman Nerimanov’un faciası bununla son bulmadı. 

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ebediyet dünyasına kavuşunca, Kurtuluş Savaşında Türkiye’nin galip gelmesinde müstesna rolü olan Neriman Nerimanov’dan Türkiye’ de yüz çevirdiler. Ve bunun tartışmasız tek sebeblerinden biri Neriman Nerimanov’un mefkure (ülkücülük) itibariyle Bolşevik partisine mensup olmasıydı… 

Zulüm adalet tahtını işgal ettiğinde tarihin büyük faciaları başlar. 20. Yüzyılın 1920-1922 yıllarında Rus şövenistleri ve Ermeni taşnakları Moskova da Rusya Bolşevikler partisinin Merkezi Komitesinde ve Siyasi Büroda Lenin’in etrafında kümelenmiş Azerbaycan türkünün düşmanları, vatanımızı Guberniyalara (ayrı ayrı vilayetlere) parçalamak ve Rusya’nın uçsuz bucaksız arazilerinde eritme, yok etme planları tertiplemişlerdi. O zaman Azerbaycan’ı parçalanmaktan halas eden yalnız ve yalnız bir halaskar Türk oğlu Türk vardı: Neriman Nerimanov! 

Azerbaycan halkı dünya var oldukça halaskarı ile iftihar edecektir. Çünkü o tarihte Neriman Nerimanov Azerbaycan devletinin başında olmasaydı tarih sayfalarında ne Azerbaycan devleti var olacaktı ne de Azerbaycan adı. Bu sebepten Azerbaycan halkı, dünya var olduğu müddetçe kurtarıcısını unutmamalıdır.    

Ama bu sonsuz kainatta hakimiyeti hakimiyetler üzerinde, kudreti kudretler üzerinde hükümran olan İlahi bir adalet vardır: Hakkın zulüm üzerinde, hayrın şer üzerinde ebedi zaferi! Ve yine de kaderin ne garip cilvesidir ki 1969 yılı haziran ayında, Moskovanın hükmü ile Azerbaycanda Hakimiyyete getirilen Haydar Aliyev, Neriman Nerimanov’un adını ve şerefini Stalin KGB’ sinin  (Sovyetlerin İstihbarat Teşkilatı) zülmet saçan zindanlarından halas eden de Azerbaycan KGB’ sinin  reisi Haydar Aliyev olmuştur. 

Halas eden de, ebediyyet kapılarını Neriman Nerimanov’un yüzüne açan da Sovyet Azerbaycanın lideri Haydar Aliyev, Neriman Nerimanov’a ikinci bir hayat bahş etti: Ebediyyet hayatı! Onun şanına, şerefine, büyüklüğüne layık, hem de kardeş Türkiyenin bin yıllık tarihinin en korkunç savaşlarında (Kurtuluş Savaşı) Mustafa Kemal Paşanın yanında olduğu için Neriman Nerimanov’a muhteşem heykeller yüceltildi ki bütün zamanlar Azerbaycan, insanlık tarihinin ölmez oğlu Neriman Nerimanov’la iftihar etsin. 

XVIII. asır büyük Fransız mütefekkiri, filozof Denis Diderot- ‘‘Biz dâhiler yaratmayan asıra nefret edeceğiz.’’ – diyordu. Ama Denis Diderot şunu da ekliyordu, dâhiler bir milletin şeref tacıdır. Er ya da geç onlara abideler, heykeller yaptırılır ve beşeriyet onlarla iftihar eder.’’

Türkiye de XX. Asırla iftihar edebilir ki, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında yalnız 20. Yüzyılın Türkiye’si için değil, sayısız zamanlar ve sayısız halklar için dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir şeref ve kahramanlık abidesini beşeriyete bahşetmiştir… Ve dünya tarihi XX asrın başlarında, Osmanlı İmparatorluğunun harabeleri üzerinde Türkiye Cumhuriyetini yaratan Cihan tarihinin şah eseri Mustafa Kemal Atatürkün şahsiyeti ile zenginleşmiştir. Ona göre Mustafa Kemal Atatürk Cihan tarihinin şah eseridir ki, 600 Yıllık muhteşem bir İmparatorluğun viraneleri üzerinde güçlü ve özellikle adaletli bir devlet kurmak, (YURTTA BARIŞ, CİHANDA SULH) yaratmak işgalcilikle imparatorluklar kurmaktan şereflidir. 

 

Son Söz

Aziz okurlarımız! 

Yukarıda XX asr Azerbaycanın ölmez oğlu Neriman Nerimanov’un faciasının şeref tacı ile şereflendirildiğini sizlere aydınlattık. Ama N.Nerimanov mefkure (ülkücülük) itibarı ile bolşevik partisine mensup olduğundan Türkiyede kadir kiymeti bilinmedi. Şüphesiz ki er ya da geç kardeş Türkiyenin kadir-kiymet bilen tarih yazarları Azerbaycanın ölmez oğlu Neriman Nerimanov’un, Türkiyenin Kurtuluş Savaşındaki misilsiz rolünü araştıracak, onun Türkiye tarihindeki şerefli yerini berkarar edeceklerdir.

About author

Articles

Yazar/Gazeteci Azerbaycan
Related posts
GündemGünün ManşetleriTürkiyeYazarlar

Neden 13 Kasım?

Dikkatli gözler için 13 Kasım sıradan bir tarih değil! Hatırlayın; bundan tam 7 yıl evvel…
Read more
AzerbaycanGündemGünün ManşetleriÖzel HaberTürkiyeYazarlar

Kripto fetöcüler, Mansimov’u yeniden hedefe koydu!

Türkiye’de bazı kesimler hakkın yerini bulmasından ve adaletin tecelli etmesinden…
Read more
AzerbaycanDünyaGündemGünün ManşetleriİranÖzel HaberRöportajTürkiyeYazarlar

Hakkın tecellisi: Hayrın şer üzerinde galebesi

İran tarihinde büyük İran Şairi Abdülkasım Firdevsinin “Şahname” eserinde Afrasiyab…
Read more
Newsletter
Become a Trendsetter
Sign up for Davenport’s Daily Digest and get the best of Davenport, tailored for you.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

%d blogcu bunu beğendi: